YAŞAM 

ISSIZ BİR ADAYA DÜŞSENİZ…

Günümüzün ıssız adalarına kafayı taktım bugünlerde… Arkadaş sohbetlerinde, popüler dergilerin anket, soru-cevap sayfalarında, televizyonların magazin programlarında ve günümüzde de sosyal medyada zaman zaman karşımıza çıkan bir soru vardır: “Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?” Zaman zaman bu soru takılıyor aklıma, “Ben ıssız bir adaya düşsem yanıma alacağım üç şey ne olurdu?” diye düşünmeye başlıyorum. Düşünmeye başladıktan sonra da Maslow’un İhtiyaçlar Piramidi’nin yakınlarında dolanırken buluyorum kendimi. Issız bir adaya düşecek bir insanın yanına bir şeyler almayı planlaması, alabilmesi mümkün değil tabii ki. Soru yanlış yani! Doğru soru,…

Devamını Oku
YAŞAM 

PAZAR SABAHI, ÇINAR ALTINDA ÇAY VE HUZUR

Adana’ya yolu düşenlere mütevazı bir pazar sabahı önerisi… Adana’da olduğum zamanlarda, mücbir bir sebebim yoksa pazar sabahları Kazancılar’a ciğere giderim. Son yılların moda deyimiyle söyleyecek olursam, bu benim “pazar rutinim” oldu. Saat altı-yedi gibi orada olur, duruma göre bir saat ya da daha fazla oturur, ciğerimi yer, rakımı içer, haftanın stresini atar, yeni haftanın moralini depolarım. Sonraki durak ise Ziyapaşa Parkı’ndaki efsane çaycı Orhan’dır. Çınarların altında oraya buraya dağıtılmış eski taburelerden birine ilişip bir yandan çayımı içer, bir yandan da oradaki insanları izlerim. * * * Birbirinden çok farklı insanlar…

Devamını Oku
YAŞAM 

TEMİZE ÇEKMEK

Bir müsvedde defteriniz ve müsvedde defterinizi temize çektiğiniz, özenle sakladığınız bir esas defteriniz var mı? Benim var. İlkokulda mıydık ortaokul mu tam hatırlamıyorum. Belki her ikisinde de… Müsvedde defterimiz vardı. Derste öğretmenin anlattıklarını müsvedde defterine yazar, eve gidince de hangi dersse o dersin defterine temize çekerdik. Lisede böyle bir şey var mıydı hiç hatırlamıyorum. (Nedense, lise dönemimden çok az anım var. O yılları hiç yaşamamış gibiyim desem yalan olmaz. Belki de 12 Eylül Darbesi’nin hemen öncesinin karanlık dönemlerine denk geldiği içindir. Emin değilim. Bilemiyorum.) Üniversitede müsvedde defterim yoktu ama müsvedde…

Devamını Oku
POLİTİKA 

POSTU KUZU, RUHU KURT ZAMANLAR

Google’da bir şey ararken BBC News Türkçe sayfasında, 2003 yılında başlayan Irak işgaliyle ilgili, ‘Irak Savaşı 20 yıl önce nasıl başladı, ABD ve bazı müttefikleri ülkeyi neden işgal etti?’ başlıklı bir yazıya rastladım. İşgalin nasıl başladığı, nasıl olduğu, işgale hangi ülkelerin katıldığı vb. bilgilerin yer aldığı uzunca bir yazıydı. Yazının son bölümü şöyle başlıyordu: “20 Mart 2003 sabahı, ‘Irak’a Özgürlük Operasyonu’ adı altında, 295 bin ABD ve müttefik askeri Kuveyt sınırını geçerek Irak’a girdi ve işgal başladı.” Burada, işgalin üç sözcüklük “Irak’a Özgürlük Operasyonu” ismine ve o üç sözcüğün “özgürlük”…

Devamını Oku
YAŞAM 

ON DAKİKALIK TATİL OLUR MU?

Zamanımızın kullanım hakkı kime ait? Taksim’den İstiklal’e girerken hemen sağda bir Starbucks vardır. Yıllar önce, İstanbul’a geldiğim zamanlarda genellikle burada nefeslenir, girişteki minik balkondaki masalardan birine oturur, bir yandan kahvemi ve sigaramı içer, bir yandan da caddeyi izlerdim. Caddede yürüyen insanlara bakarken bir şey dikkatimi çekerdi. İstanbul’a turist olarak gelmiş insanlar neşeli, huzurlu bir şekilde sakin sakin yürüyüp dolaşırken İstanbullular aceleyle, koşuşturarak, huzursuz, gergin bir şekilde geçerlerdi önümden. Benzer durum vapur iskelesinde de vardı. Ben kalabalığa karışmayıp bir köşeye çekilir, sonraki vapuru beklerken işinde gücünde İstanbullular iskeledeki vapuru kaçırmamak için…

Devamını Oku
TOPLUM 

ŞAŞIRMAMAYA ŞAŞIRIR OLDUK!

Anormalliklerin çoğalarak normalleştiği bir dönemi yaşıyoruz. Hâlâ kullanılıyor mu, bilmiyorum… Bir zamanlar, “Burası Türkiye” diye bir söz vardı. Olumsuz ya da saçma bir durumla karşılaşıldığında bu saçma durumun normal karşılanması gerektiğini, böyle durumların başka ülkeler için saçma olsa da Türkiye için çok normal olduğunu ifade eden bir sözdü. “Hâlâ kullanılıyor mu?” diye sormamın sebebi, kullanılıp kullanılmadığını bilmememden değil tabii ki. Çünkü eskiden sıra dışı olan o “saçma” durumların, günümüzde fazlasıyla olağanlaştığını ve o sözün anlamını çoktan yitirdiğini düşünüyorum. Siyasette, ekonomide, devlet yönetiminde, sporda, eğitimde, kısacası günlük yaşamın her alanında, bu…

Devamını Oku
YAŞAM 

ANNELERİN SAVUNMA REFLEKSİ

Genellikle annelerde gördüğüm bir davranış var: Çocuklarını ya da sevdiği insanları savunma refleksi. O insanlarla ilgili olarak kendilerine herhangi bir şey söylendiğinde ya da bir sohbet ortamında öylesine bile olsa konuşulduğunda bu refleks hemen devreye giriyor ve savunma başlıyor: “Tamam, yaptığı yanlış ama onun da haklı sebepleri var…” “Aslında onu demek istememiştir…” “Şundan dolayı öyle davranıyor…” “Öyle bir şey söylemez o…” “Bugünlerde kafası biraz dağınık, o yüzden…” Bu örnekler çoğaltılabilir. Genetik kodlamayla mıdır yoksa öğrenilerek midir bilmem ama bu davranış şekli olduğu gibi çocuklara da geçiyor. Ancak küçük (ya da…

Devamını Oku
YAŞAM 

“LAZIM” DEMEYİ BIRAKMAK LAZIM

Siz de sık sık ya da zaman zaman “Bir şey yapmak lazım” diyenlerden misiniz? “Lazım” söylemi son zamanlarda çok dikkatimi çekmeye başladı. “Yapmak lazım”… “Gitmek lazım”… “İlgilenmek lazım”… “Görmek lazım”… Vesaire… Algıda seçicilik midir bilmiyorum, hemen her sohbette “Lazım” ifadesini duyar duymaz o yöne bakıyor, kulak kabartıyor, dikkat kesiliyorum! Örneğin, bir şirket toplantısında birisi “Falanca üründe son aylarda pazar payımız büyük oranda düştü,” diyor, diğeri hemen “Önlem almak lazım,” diyor; ama ne o toplantıda ne de sonrasında devamı geliyor. Alınacak önlemler, bu önlemlerin nasıl ve ne zaman alınacağı, bu işte…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

‘BAŞKANIN ADAMLARI’NIN ELİ ARTIK ÇOK GÜÇLÜ!

Televizyonda ya da sosyal medyada karşımıza çıkan içeriklerin ne kadarı gerçek? Yıllar yıllar önce ‘Başkanın Adamları’ (Wag The Dog) isimli bir film izlemiştim. Google’a yazdım, merak edenler için kısa birkaç bilgiyi ‘Beyazperde’ sitesinden aldım: Barry Levinson’ın yönettiği 1998 yapımı filmin başrollerini Dustin Hoffman ve Robert De Niro oynuyordu. ‘Beyazperde’ sitesi, filmin kısa özetinde de şunları yazmış: “Amerikan başkanlık seçimlerine iki hafta kalmıştır… İsmi verilmeyen Amerikan başkanı, odasında küçük yaştaki bir kızla arasında geçenler nedeniyle büyük sansasyonlara neden olmuş, yeniden seçilebilme şansını sıfıra indirmiştir. Olaylar geniş çevrelerce duyulmadan önce önlem almak…

Devamını Oku
YAŞAM 

“HAYDİ, BU ÇİZGİYİ KISALT!”

Bilge insan ve öğrencisi hikâyelerini özlediniz mi? Deniz kıyısında öğrencisi ile yürüyen bilge, elindeki sopa ile kumun üzerine bir çizgi çizmiş ve öğrencisine, “Haydi, bu çizgiyi kısalt,” demiş, “ama bu işi çizgiye dokunmadan yapacaksın.” Öğrenci şaşkın bir şekilde önce çizgiye, sonra bilgeye bakmış, “Olur mu öyle şey, hocam, çizgiye hiç dokunmadan kısaltmak mümkün mü?” demiş. Bilge gülümsemiş öğrencisine, sonra elindeki sopa ile az önce çizdiği çizginin yanına daha uzun bir çizgi çizmiş ve öğrencisine dönüp, “Nasıl,” demiş, “ilk çizdiğim çizgi kısaldı mı şimdi?” * * * Bu kıssayı yıllar önce…

Devamını Oku