YAŞAM 

TEMİZE ÇEKMEK


Bir müsvedde defteriniz ve müsvedde defterinizi temize çektiğiniz, özenle sakladığınız bir esas defteriniz var mı? Benim var.

İlkokulda mıydık ortaokul mu tam hatırlamıyorum. Belki her ikisinde de… Müsvedde defterimiz vardı. Derste öğretmenin anlattıklarını müsvedde defterine yazar, eve gidince de hangi dersse o dersin defterine temize çekerdik.

Lisede böyle bir şey var mıydı hiç hatırlamıyorum. (Nedense, lise dönemimden çok az anım var. O yılları hiç yaşamamış gibiyim desem yalan olmaz. Belki de 12 Eylül Darbesi’nin hemen öncesinin karanlık dönemlerine denk geldiği içindir. Emin değilim. Bilemiyorum.)

Üniversitede müsvedde defterim yoktu ama müsvedde kâğıtlarım vardı. Onların da adı müsvedde kâğıdı değil, teksir kâğıdıydı zaten. Kırtasiyeciden desteyle aldığımız, ucuz üçüncü hamur kâğıtlar. Derste hızlı bir şekilde not almak için kullanır, daha sonra dersin defterine ya da başka teksir kâğıtlarına temize çekerdik.

* * *

Temize çekmek…

Bu deyimi çok severim. Yapılan işi o kadar yalın ve güzel anlatır ki.

Derste, kısıtlı zamanda ve koşullarda, hiçbir şey kaçırmamaya çalışılır, o an için gerekli olanlar kadar gereksiz notlar da yazılır, ders zili çaldığında kalem kâğıt bırakılır, derin bir nefes alınıp, “Oh be,” denir, “bitti”.

Okul sonrasında da alınan o notlar açılır, gereksiz olduğu düşünülen sözcükler, cümleler, rakamlar, çizimler, konular… Her şey ayıklanıp düzenli ve anlaşılır bir şekilde, temiz defterin temiz sayfalarına “temize çekilir”.

Her şey artık daha sade, kolay anlaşılır ve faydalı bilgi haline dönüşmüştür.

Müsveddelerin işi bitmiştir artık; yırtılıp atılır, temize çekilen notlar güvenli bir yere kaldırılır.

* * *

Sabah gözümüzü açmamızla birlikte başlayan günü müsvedde defterine benzetirim. Uyanır uyanmaz hemen her şeyi not almaya başlarız.

Saat 6’da çalan alarmı not alırız önce. Biraz daha uyuma çabasıyla alarmı erteleyip ertelememeye karar veririz mesela… Ya da hemen kalkmak gerektiği için ertelememeye…

Müsvedde defterinin ilk satırına şöyle not düşülür:

Uyunacak zaman değil. Bugün çok iş var. Hemen kalk.

Ardından duş, tıraş (kadınlar için makyaj), o gün giyilecek giysi seçimi, kahvaltı planlamaları not edilir…

Sayfanın bir köşesine “Bir kahve içecek vaktim var mı?” sorusu, hemen altına da “Hayır. Kahveyi ofiste içerim.” cevabı…

Evden çıkmaya hazırlanırken çöpü kapının önüne koymak gerektiği, çaydanlığın kapalı olup olmadığının kontrolü hızlıdan yazılır sayfanın başka bir köşesine…

Müsvedde defterimiz böyle böyle dolmaya başlar… Yavaş yavaş ama karman çorman ve yoğun bir şekilde!

Apartman asansörünün aşağı doğru inerken çıkardığı kaygılandırıcı gıcırtı ve çatırtılar… Kapıcının apartman toplantısını hatırlatması… Üst kattaki klimadan damlayan su… Arabanın önüne, çıkmayı zorlaştıracak şekilde park etmiş başka bir araba… Sokak hayvanları yesin diye bahçe duvarının ününe gelişigüzel dökülmüş yemek artıkları… Yolun kenarında okul servisini beklerken kendi aralarında şakalaşan öğrenciler… Kaldırımdaki sigara izmaritlerini, kâğıt mendil parçalarını süpürmeden yürüyen temizlik işçisi… Gereksiz yere kornaya basan dolmuşlar ve onlara el kol hareketi ile bir şeyler söylemeye çalışan sinirli otomobil sürücüleri…

Müsvedde defterinin birkaç sayfası daha gün başlarken dolmuştur bile!

Ondan sonrası zaten bayır aşağı! Akşama kadar gerekli gereksiz, olur olmaz yüzlerce not yazılır adına “gün” dediğimiz müsvedde defterine.

* * *

Bazen, akşamüstü, iş çıkışı arkadaşımızla iki tek atmak için bir yere otururuz… Sohbet güzeldir, gece uzar… Dert anlatılır, dert dinlenir…

İçilir, güzelleşilir… Müsvedde defterine hemen oracıkta onlarca sayfa eklenir…

O saatten sonra iki tekle kalınmaz, gözyaşı, serçe, yolluk, cila derken müsvedde defterine yeni sayfalar eklenir birbiri ardı sıra…

Bazen “yıkıla yıkıla” devam eder gece, film kopar… Bir de bakarız ki müsvedde defterine orada eklediğimiz sayfaların hiçbiri yok yerinde!

Temize çekmeye başlayana kadar yeni sayfalar eklenir de eklenir.

* * *

Sabahın erken saatlerinden gecenin ilerleyen vakitlerine dek, o sayfalara düşüncelerimizi, karşılaşmalarımızı, sevinç ve hüzünlerimizi, mutluluklarımızı mutsuzluklarımızı aceleyle, düzensizce karalarız.

Kimi notlar gereksiz ayrıntılarla doludur… Kimi satırlar öfkenin ya da endişenin bazen silik, bazen derin izlerini taşır.

Gün bitip de sessizlik çöktüğünde zihnimizin sakin bir köşesinde o karmaşık sayfaları “temize çekme” vakti gelir.

* * *

Herkesin kendine göre bir “temize çekme” zamanı, yöntemi vardır muhtemelen.

Bazılarımız yastığa başını koyduktan sonra başlar temize çekme işine… Tavana bakar, gözünü bir yere diker, bazı şeyleri aptalca denecek kadar komik bir gülümsemeyle, bazılarını pişmanlıkla, bazılarını kızgınlıkla, bazılarını üzülerek tek tek gözünün önünden geçir… Gereksiz bulduklarını anında silip atar; bazılarını yıllarca saklanacak şekilde, bazılarını da kolayca bulabileceği herhangi bir yere yazarak ilerler yavaş yavaş. Müsvedde defterindeki notların tamamını temize çektikten sonra uykuya dalmaya hazırdır artık.

* * *

Temize çekme işini, günün herhangi bir saatinde bir başıma yaptığım uzun yürüyüşlerde yaparım ben. Bazen sabahın çok erken bir vaktinde, bazen gece sahilde yürürken… Gerçi o yürüyüşlerde yeni notlar da alırım ama… Olsun.

Müsvedde defterimdeki her notu özenle tekrardan okur, gözden geçirir, hiçbirine haksızlık etmeden değerlendiririm.

* * *

Peki, bunu nasıl yaparım?

Öncelikle şunu söyleyeyim ki bunu asla bir ritüel gibi yapmam! Samimi bir sohbetteki konuşmalar nasıl samimiyetle yüreğimizden dilimize, dilimizden sohbetimize yavaş yavaş akıyorsa gözden geçirmelerim de değerlendirmelerim de aynı samimiyetle ve sadelikle olur.

Zihnimin o gün not alınan sayfalarında, sayfalara aldığım notlar arasında ciddiyetle gezinirim. Beni neler üzdü, neler mutlu etti? Öfkelenmeme, sevinmeme, heyecanlanmama sebep olan ne varsa tek tek bakar, incelerim. Kayda değer gördüklerimi zihnimin temiz sayfasına özenle yazar, değersiz gördüğün ne varsa da az sonra çöpe atacağım müsvedde sayfalarında bırakırım.

Sonra?

Temize çekme işini bitirdikten sonra, “Tamam,” derim, “müsvedde defterimin sayfalarına yeni notlar almaya hazırım”.

Artık, günün hangi saatinde, neredeysem… Açarım müsvedde defterimi, gerekli gereksiz, büyük küçük her şeyi not almaya başlarım.

* * *

Sizin de benimki gibi bir müsvedde defteriniz ve müsvedde defterinizi temize çektiğiniz, özenle sakladığınız bir esas defteriniz var mı?

Yoksa hayatınız, müsvedde defterinize her gün aldığınız gerekli gereksiz notlarla doldurduğunuz çöp eve mi dönmüş durumda?

Paylaş:

Benzer yazılar

5 1 vote
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x