ÖLÜP ÖLÜP YENİDEN DOĞAN

-ADANA-
Ölü bulunan kayıp bir çocuk, cinayetler, katledilen kadınlar, çöken iskele nedeniyle üç işçinin ölüm haberi… Yani bir iş cinayeti daha… Peş peşe gelen ölüm haberleriyle birlikte insanlık da ölüyor. Ölüm bu işin fıtratında diyen o kafadır insanlığı öldüren. Katili, hırsızı, taşeronu yandaşıyla birlikte öldürürler insanlığı her defasında.
Onat Kutlar’ın dediği gibi; “ne kadar çok öldük yaşamak için”. Katil patronların almadığı önlemler yüzünden 301 madencinin can verdiği o toplu katliamdan sağ kurtulan ve ambulansa alınırken “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin” diyen işçiydi aslında insanlığı öldüğü yerde dirilten. Ve başka bir madenci yakınının ağabeyinin cenazesinin çıkarıldığı battaniyeyi belki ihtiyaç duyulur diye Kızılay’a iade etmesiydi…
Van’da bakanların seçim gezisi için seferber edilen ama hasta bebek için kaldırılmayan ambulans helikopter yüzünden ölen Muharrem Bebek vardı hani… Ne çabuk unuttuk, değil mi? O bebeğin cenazesinin babasının sırtında çuvalda taşınmasıydı aslında insanlığın ölümü…
Yine Soma’da 6 bin zeytin ağacının kesmek için köylülerin dayaktan geçirilmesiydi insanlığın ölmesi. Şirketin, köylüye saldırttığı güvenlik görevlileri işten çıkarıldığında ise aynı köylülerin, “Onlar emir kulu” diyebilmesi… Bu ülkenin köylüsü, işçisi, emekçisi böyle tertemizdir işte. Öldürmez insanlığı.
“Sen Alevi, o Kürt, Türk, Arap, öteki laik, diğeri ateist” diyerek öldürürsünüz insanlığı… Hukuku çiğneyerek, çocukların, gençlerin, kadınların kanını içerek öldürürsünüz insanlığı. İşsizliğe ve yoksulluğa mahkûm ederek, sahte delillerle, gizli tanıklarla, itirafçılarla insanları cezaevlerinde çürüterek, torba yasalarla, hak gasplarıyla, zam, zulüm ve işkenceyle öldürdüler insanlığı…
Roboski’de, Reyhanlı’da, Soma’da, Ermenek’te, asansör facialarında, tersanelerde, Ankara’da, İzmir’de, Gaziantep’te, Suruç’ta selefi katillerin bombalarıyla öldürdüler insanlığı. Öldürmekten hiç bıkmadılar, usanmadılar. Gerici vakıflarda çocuklar tecavüze uğradığında, Aladağ’da tarikat yurdunda 11’i çocuk 12 canın küle döndüğünde öldü insanlık.
Gençler eğitimden kopuyor, okuyan atanamıyor, atanamayan bir öğretmenin yakalandığı amansız hastalığa yenildiğinde, bir diğerinin canına kıydığında milyon kere ölmüştü insanlık.
Şimdi hukuksuzluğun gölgesinde dalga dalga operasyonlar, hak gaspları, halk iradesinin yok sayılması, suça itilen çocuklar, yoksulluk, işsizlik belası… Zihinlerde cepheleştik, ayrıştırıldık, ötekileştirildik fakat bir şekilde aklımızı aldık başımıza. İnsanlar enkaz altındayken, ölülerin henüz toprağı soğumamışken çadır satıldığında ölmüştü sayısız kere insanlık ama bir halkın hem kendi hem de başkalarının yarasını sardığında yeniden doğmuştu insanlık.
İşte bunun içindir ki bu milletin insanlığını öldürmeye kimselerin gücü yetmeyecek.

