TOPLUM 

EBEVEYN VE ÇOCUK ARASINDAKİ DİJİTAL UÇURUM: ‘ADOLESCENCE’


Sosyal medyayı kullanan ve teknik birçok özelliğe sahip olmayan, sosyal medyadan beklentisi çocuklarından bambaşka olan ebeveynlerle, kendileri gibi sosyal medya kullandıklarını sandıkları çocukları… Belki de kuşaklararası yaşanan en büyük çatırdamaya şahit oluyoruz. Şimdiye kadar bu kadar derin ve bu kadar birbirinden kopuk olanları görmedik belki de… Ebeveynler ve çocukları arasında devasa bir uçurum var gibi duruyor. Hâlbuki onlar çocuklarıyla arkadaş olan ebeveynlerdi… Çoğu arkadaşlıktan atıldı… Ya da en ezik arkadaş statüsünde…

2025 Emmy Ödülleri’nde sınırlı dizi dalında büyük ödülü alan ‘Adolescence’, 13 yaşındaki Jamie’nin bir sınıf arkadaşını öldürmekle suçlanmasıyla başlayan gerilimi tek plan tekniğiyle anlatırken aslında Alfa Kuşağı ile ebeveynleri arasındaki görünmez duvarı seyircinin yüzüne çarpıyor. Netflix’in “Gerçekte ne oldu?” sorusuna kilitlediği bu dört bölümlük yapım, ebeveynlerin gözden kaçırdığı dijital hayatları, çocukların çevrimiçi kimliklerini ve aile içi iletişimsizliği dramatik biçimde sahneye koyuyor. Emmy gecesinde büyük ses getirmesi, sadece sinematografik başarısından değil, toplumsal bir yaraya dokunmasından kaynaklanıyor. Ve bu yara dünyanın her yerinde, her ülkede, her kültürde kanıyor.

Dizinin ilk sahnesinde polis baskınıyla Jamie’nin evinden alınması, tek planın kesintisizliğiyle ebeveynin çaresizliğini izleyiciye geçiriyor. Stephen Graham’ın canlandırdığı baba Eddie, savunma ve inkâr arasında sıkışırken kamera bu “donma” halini kesmeden aktarıyor. Tek planın yarattığı bu epistomolojik kilitlenme, aslında dijital çağda ebeveynin çocuklarının çevrimiçi dünyası karşısındaki aczini yansıtıyor. Çocuğunun kim olduğunu bilmediğin o korkunç an! Evde, odasında güvende zannederken odasından belki de cehenneme açılan kapıdan çoktan girmiş. UNICEF ve OECD raporları, ebeveynlerin çocuklarının sosyal medya kullanımını sadece süre kısıtlamalarıyla yönetmeye çalıştığında hem becerilerini hem de risk farkındalığını zayıflattığını gösteriyor. Yasaklama, ebeveynin kontrol yanılsamasını güçlendirirken çocukların gerçek ihtiyaçlarını perdeleyebiliyor.

Dizide en çarpıcı anlardan biri, Jamie’nin terapideki suskunluğu ve evdeki sessizlik. Ebeveynin gözünden kaçan küçük sinyaller, finalde Eddie’nin oğlunun odasında oyuncak ayıya fısıldadığı özürde geri dönüyor. APA’nın sosyal medya ve genç ruh sağlığına dair raporları, dijital etkinin ne tek başına iyi ne de tek başına kötü olduğunu; bağlam, içerik ve ebeveyn ilişkisinin belirleyici olduğunu vurguluyor. Ebeveynlerin yarısından fazlası çocuklarının dijital sıkıntı belirtilerini (uyku bozulması, öfke, izolasyon) fark edemiyor. Bu körlük, ‘Adolescence’ın dramatik yoğunluğunda yankı buluyor.

İkinci bölümde Jamie’nin “incel” söylemleriyle ilişkilendirilen çevrimiçi hayatına dair ipuçları, bugünün araştırma literatürünü birebir sahneye taşıyor. Ofcom’un 2025 tarihli ‘Manosphere Unmasked’ raporu, incel ve MGTOW gibi toplulukların genç erkekleri toksik erkeklik kalıplarına çektiğini ve algoritmaların bu yönelimi pekiştirdiğini ortaya koyuyor. Ve bu çocuklar algoritma konusunda bilgisiz bir ebeveyn tarafından büyütülüyor. Ebeveynlerin de aynı algoritmanın kurbanları olduğunu hep hatırlayalım. Nature’da yayımlanan analizler, bu ağların şiddet yanlısı eğilimleri ideolojik bir kılıfa bürüyebildiğini belgeliyor. ‘Adolescence’, terapi odasında kırılganlıklarını saklayan ama odasında nefret içerikli forumlara gömülen bir ergenin portresini çizerek bu araştırmaların altını kalın çizgilerle dolduruyor.

Soru odasında gösterilen güvenlik kamerası kayıtları, ebeveynin bilişsel savunmalarını paramparça ediyor. Çocuğun masumiyetine duyulan inanç ile dijital verinin soğuk dili arasında kalan aile, aslında çağımızın ebeveyn-çocuk ilişkisinin bir sahnesini yaşıyor. UNICEF ve OECD’nin altını çizdiği gibi, hatta her yerini çizebilir, keşke üstünü karalayabilsek, neyse, ebeveyn medya okuryazarlığı ve çocuğun tükettiği içerikleri birlikte değerlendirme pratiği, dijital çağda masumiyetin yeniden inşası için kritik. Şimdi sıkı durun, medya okuryazarlığı olmayan ve bu konuda listenin en altında yatan ülke hangisi? Bildiniz.

Dizinin bir diğer tartışmalı boyutu, Katie’nin Jamie’yi “incel” diye etiketlediği iddialar. Bu sahneler, siber zorbalık ile ifşa arasındaki gri alanı açığa çıkarıyor. OECD verilerine göre 11-15 yaş grubu arasında siber zorbalık deneyimi son yıllarda yükselişte. Ofcom’un araştırmaları ise çocukların önemli bir kısmının erken yaşta yetişkin içeriklere maruz kaldığını, ebeveynlerin ise bunun farkına varmakta zorlandığını gösteriyor. ‘Adolescence’, bu sahnelerle yalnızca bireysel bir dramı değil, küresel bir gençlik deneyimini de sahneliyor.

Finalde Eddie’nin oğlunun odasında, Jamie’nin oyuncak ayısına fısıldadığı özür, tüm dizinin merkezine oturuyor. Bu sahne, araştırmaların söylediği “yapılandırılmış aile medya planlarının” önemini kristalize ediyor. Amerikan Pediatri Akademisi’nin araştırmaları; uyku, yemek, ödev ve sohbet gibi bağlamlara dayalı yazılı medya sözleşmelerinin gençlerin katılımını artırdığını ve ekran kullanımını sağlıklı bir çerçeveye oturttuğunu gösteriyor. Eddie’nin geç kalan farkındalığı, izleyiciye bu önleyici planların önemini hatırlatıyor.

Alfa Kuşağı, yani 2010 sonrası doğan çocuklar, ekranlı cihazlarla büyüyen ilk tam nesil. Common Sense Media raporlarına göre 8 yaş civarında kişisel telefon edinme oranı hızla yükseliyor; bu da ebeveyn-çocuk arasındaki iletişim boşluklarını derinleştiriyor. Türkiye’de bu alanda geniş ölçekli güncel araştırmalar sınırlı olsa da, UNICEF’in “eşlik eden ebeveynlik” modelinin, yasaklamadan daha etkili olduğu evrensel bir bulgu. Türkiye’de de ebeveynlerin dijital okuryazarlığını artıracak programlar ve okulların aktif rol alması bu kopuşu daraltabilir. Tabii, önce dijital okuryazar olmak isteyen ebeveynleri de bulmalısınız. Zira reels ve shorts ile kültürlerine kültür katmaktalar…

Adolescence’, tek plan tekniğiyle sadece bir cinayet öyküsü anlatmıyor; aile içindeki sessizliği, ebeveynin kaygılı körlüğünü ve dijital çağın yeni kopuşlarını görünür kılıyor. Araştırmalarla yan yana okunduğunda dizinin estetik başarısı, sosyolojik bir teşhis aracına dönüşüyor. Çocukların çevrimiçi kimliklerini yasaklarla değil, eşlik ederek, birlikte konuşarak ve ortak kurallar koyarak anlamak gerekiyor. Dizide Jamie’nin odasında yankılanan sessizlik, aslında bildirimlerin, algoritmaların ve konuşulamayan sinyallerin uğultusu. Bu uğultuyu duyulur kılmak, hem ebeveynlerin hem de toplumların önünde duran en acil mesele.

KAYNAKÇA:

American Academy of Pediatrics. (2024–2025). Family Media Plan ve ilgili araçlar.

American Psychological Association. (2023–2025). Social media & youth mental health advisories/guidance.

Common Sense Media. (2025). The Common Sense Census.

Ofcom. (2025). Children and parents: media use & attitudes; The Manosphere Unmasked; Experiences of engaging with the manosphere.

OECD. (2025). How’s Life for Children in the Digital Age?; (2024) Digital Economy Outlook (siber zorbalık göstergeleri).

UNICEF Innocenti. (2025). Childhood in a Digital World.

Youth Endowment Fund; UK Parl. Commons Library; YJB. (2024–2025). Genç şiddeti/“knife crime” içgörüleri.

Ofcom & The Guardian haberleştirmeleri: Online Safety Act kapsamı; yaş doğrulama ve yapay zekâ içerik riski.

Adolescence üzerine kaynaklar: Netflix Tudum (final söyleşisi ve ödüller), Variety (tek plan yapım süreci), The Guardian/THR/People (Emmy kapsamı), bölüm özetleri (Decider, WhatToWatch, Vulture), IMDb/Rotten Tomatoes sayfaları.

Paylaş:

Benzer yazılar

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x